Ezberlediklerimden göç ediyorum yavaş yavaş...
Ve öğreniyorum geç kaldıklarımı...
Her düş bir gece de hüküm giyermiş...
Sonsuzluğun koynunda kıvranmak istiyorum...
Asi nehirlere akmak...
Dar bir sokakta hilkat garibesi gibi yürüyorum karanlıklara...
Sert esen bir rüzgar seriyor saçlarımı yüzüme...
Film içinde film gibiyim biliyorum...
Kendi kendimin filmini çekiyorum...
Senarist ben,kameraman ben,oyuncu ben...
Işıkçı yok bu filmde karanlıkları oynuyorum...
Gaib'den replikler geliyor üzerime ''bekleme,çek git'' diyor...
Dinleyemem bu sesi,görmeliyim filmin sonunu...
Utançtan kançanağı olmuş gözleri ayrılığın,

bakamıyor gözlerime...
Perişan bir dekoru ayakta tutma çabalarım yük oluyor

ansızın ellerime...
Ve ruhumdan yorgunluk akıyor elimde tuttuğum şemsiyeye...
İki adımda bir çöküyorum tenha duvar diplerine...
Hayat umutlarımı yırtıp yırtıp çarpıyor yüzüme...
Öksüz yıldızlar kurşun gibi yağıyor üzerime...
Ne zaman yüzümde bir huzurla uykuya dalsam kaş göz işareti yapıyor korkular...
Ahhh diyorum sen!..
Getiremeyeceksin bu filmin sonunu...
Hem bu filmin bir adı da yok halâ...
Seziyorum bu film biterse eğer seyirciler sadece

alkış tutacak yalnızlığıma...
İnanmasam da bir şey usulca fısıldıyor kulağıma,bekle!..
Beklemeyi de bekle...